Çalışan Kadının Hayatını Kolaylaştırma Yolları

Günümüzde bir çok kadın gerek ekonomik zorunluluklardan aile bütçesine katkıda bulunmak için, gerekse mesleki sevgi, prestij kazanmak ve çevre edinmek gibi sebeplerden dolayı çalışmaktadır. Tabi ki bunların en başında ekonomik zorunluluk gelmektedir. Yaşam standartlarını yükseltmek amacıyla, eşler birlikte çalışmak zorundadırlar.

Çalışan kadın, hem iş yaşantısı, hem de ev yaşantısı arasında denge kurması gerekmektedir. İş yaşantısını eve, ev yaşantısını ise işe taşımamalıdır. Bu dengeyi sağlamak her zaman söylendiği gibi kolay olmaz. Çocuğun bakımı, ev işleri, iş yerindeki yoğun tempolu çalışma ortamları, kadını zamanla yormakta ve hem fiziksel, hem de psikolojik çöküntülere sebep olmaktadır. Bu tempoya dayanamayıp işini bırakan, evinde oturan ve eğitimli anne olarak hayatını sürdüren birçok kadın bulunmaktadır.

Peki, bu durum doğru mudur? Ne yapılmalıdır?

Başta kadın kendi kendinin yardımcısı olmalıdır. Evim temiz değil, bulaşıklar makineye konmalı, ütü yapmalıyım, çamaşırları asmalıyım ve bunun gibi birçok işin yapılması gerektiğine dair kendi üstünde psikolojik baskı uygulamamalıdır. Çünkü insanın bunları kendi içinden bile tekrar etmesi, daha işe başlamadan insanı yorar.
İş yerinde kendini işine vermelidir. İş yaparken, “akşam evde yemek yok ne yapsam ki”, “eşimin ütülü gömleği de kalmadı ütü de yapmak gerek” gibi fikirleri aklından geçirirken, işine de konsantre olamaz, akşamın planını da tam olarak yapamaz. Dolayısıyla, iş yaşamındaki başarıyı önemli derecede etkiler. Yani; ev evde, iş işte kalmalı.

Kendine zaman ayırmalıdır. Akşamları eve gidip, rutin işlerini bitirdikten sonra, sevdiği bir şeyle ilgilenmelidir. Bu, çocuğu ile oynamak, televizyon seyretmek, kitap okumak gibi yapmaktan hoşlandığı şeyler olabilir. Böylece günün yoğun temposunun yarattığı stresten uzaklaşmış olur.

Eşi, kadının yardımcısı olmalıdır. Çalışan kadınlarının en çok ihtiyacı olan destektir. Eşi, kadının en büyük destekçi olarak, elinden geldiği kadar yardım etmelidir. Kadın salatayı yaparken, sofra kurmak gibi, ya da kadın ertesi günün yemeğini yaparken çocukla ilgilenmek gibi. Bu destek kadını hem fiziksel hem de psikolojik olarak ayakta tutmaya yarar.

Kadının eşine düşen diğer bir görev ise, kendi işini önemli sayıp, kadının işini önemsiz gibi göstermemektir. Kendi yaptığı iş kendi için ne kadar önemli ve zor ise, kadının yaptığı iş de kadın için o kadar önemli ve zordur. Bu konuyu tartışma haline getirip, kadını küçümsememelidir. Bu kadını çok yorar, yıpratır.

Sonuç olarak; toplumumuzda çalışan kadının bir yeri vardır. Evde ev kadını olarak, eşiyle, çocuğu ile ilgilenen, iş yerinde ise iş kadını olarak zor işlerin bile altından kalkabilen bir kadındır. Bu dengeyi sağladıkça, çalışan kadın her zaman ayakta kalmayı başarır.

Yorumlar