Kitap Yorumu: Mutsuz Çocukların Tanrısı - Jale Demirdöğen


Kitabı okudum ve bitti. Jale Demirdöğen'in diğer kitapları gibi bu da çok güzeldi. Kitabı okumaya başladığımda size kısaca tanıtmıştım. Tekrar bu kısa bilgileri yazıp sizleri sıkmak istemiyorum. Kitapla ilgili bilgiler için tıklayın

Kitabımızın konusuna gelince; bunu size nasıl anlatırım diye düşündüm. Çünkü detaylı anlatırsam kitabın tamamını anlatmam gerek. O yüzden başkahramanlardan yola çıkarak anlatmaya karar verdim. Şöyle ki;

Berat; kitabımızın başkahramanı. Annesi, o küçük yaştayken intihar eden, kendisi de bir deniz kazasından sonra sakat kalmış ve doktorların önerdiği tedaviye yanaşmayıp, tekerlekli sandalyede yaşamını sürdürmeyi seçmiş bir delikanlı. Deniz kazasından önce bu kasabaya babası ile yerleşiyor. (deniz kazasının ayrıntıları ve bu tercihi neden yaptığı kitabın satırlarında)

Aras; Berat'ın yakın arkadaşı. Berat, kasabaya geldikten sonra okulda tanışıyorlar ve çok iyi arkadaş oluyorlar. Aras bu sahil kasabasında ailesi ile yaşıyor. Babasının izinden gitmeye kararlı. (Aslında Aras'la ilgili anlatılacak çok şey var) Deniz kazası sırasında Berat'ın yanındaydı Aras. Tıpkı Arya ve Gülce gibi.

Gülce ve Arya; Gülce, Aras'ın kız arkadaşı birbirlerine aşıklar ve ileride evlenmeyi düşünüyorlar. Geleceğe dair bir çok hayalleri var. Çocuklarının isimleri bile belli. Arya, Aras'ın ikiz kız kardeşi. Müziğe ve aryalara düşkün. Kitap ve müzik vazgeçilmezleri. Hayali tabi ki müzik üzerine, ta ki Aras'la tanışana kadar.

Nur; bu hikayenin asıl kahramanı diyebiliriz. Yaz tatili için ailesi ile bu sahil kasabasına gelmiş psikoloji son sınıf öğrencisi. Berat'ın babası Nur'dan yardım istiyor. Berat'ı tedaviye ikna etmek için. Nur kabul ediyor ve okulda öğrendiklerini deniyor Berat'a karşı. Defter veriyor söylemediklerini yazması için. İki yaz üst üste geliyor Nur bu kasabaya ama kimin için ne için? Tedavi? Defter? Berat? Berat'ın babası?

25 yıl sonra Aras, Nur'u buluyor kliniğinde. Aslında tanışmıyorlar önceden. O gün orada Aras kendini tanıtıyor. Berat'dan bir mesaj iletiyor Nur'a. Defterleri okuyabilirmişsiniz artık diyor Aras. Kasabadaki evdeymiş hepsi sizinmiş diyor. Nur şaşkın, ne yapması gerektiğini bilmiyor. Aras da okumalıymış defterleri. O saatten sonra geçmişle hesaplaşma zamanı başlıyor. Nur, kaçarak çıktığı kasabaya defterler için tekrar gidecek mi? Defterlerde neler yazıyor? Aras'ın, Nur'un ve diğerlerinin hayatlarını değiştirecek neler olacak? Onlar Berat'a ne yaptı, Berat onlar için neler düşünüyor? Berat şu anda nerede? En önemlisi ise deniz kazası nasıl ve neden oldu? Sonuna kadar merakla okudum ve finali çok beğendim. İyi okumalar...

Yorumlar

  1. ilk önce kitabın ön kapağı dikkatimi çekti sonra arkasını okudum ve bu kitabı almalıyım dedim Berat'ın hayatına adım atmalıyım onun duygularını her ne şekilde olursa olsun anlamalıyım dedim ve kitabı satın aldım şimdi ise okuyorum bakalım Berat beni yaşamının hangi anlarına ortak edecek?

    YanıtlaSil
  2. Kitabı bitirdim.Sonunda Berat istediği hayale kavuştu.Servet ise layığını buldu.Farklı bir kitaptı.Bu kitap yaşanmış bir hayattan mı alıntılanmış bir bilginiz var mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayır malesef bir bilgim yok. Ama eğer gerçekse çok acı bir hayat olduğu kesin...

      Sil
  3. Ben okumasini seven biriyim ama hayatimda ilk defa bu kadar guzel bir roman okudum ve hayran kaldim dilinize yureginize saglik sayin yazarim ama beratin devami varmi yazdiklarindan olsa gerek romanlarindan olsa gerek cok merak ediyorum sizi bu saatten sonra takip edecegim gercekten kelime bulamiyorum ya

    YanıtlaSil
  4. İsmi dikkatimi çekip aldım ama yarısından sonra okumakda cok zorlanıyorum beğenen arkadaşlarada saygı duyarım ama ufacık bir konunun etrafında dönüp duran kısır döngü gibi aşırı duygu tasvirleri aşırı tekrar hiç ilerlemeyen bir konu ama o larca kelime kısacası bence tabiki

    YanıtlaSil

Yorum Gönder