Sonsuz Kitap Mutluluğu Blog Turları: Yazarın Diğer Kitapları
Merhaba!
Sonsuz Kitap Mutluluğu Blog Turları Zülfü Livaneli'nin "Son Ada" kitabı ile devam ediyor. İsterseniz benim ve blog turu arkadaşlarımın kitap hakkındaki yorumlarından önce yazarımızın diğer kitaplarından bazılarına göz atalım.
Okuyanlar için hatırlatmış, okumayanlar için ise bilgi vermiş oluruz. Takipçilerimiz de okudukları kitaplar hakkında yorum bırakırlarsa okumak isteyenlere yardımcı olurlar diye düşünüyorum ne dersiniz?
Barnes & Noble Büyük Yazar Ödülü / 2007
Harika bir roman!
-Theo Angelopoulos-
Meryem:
Van Gölü kıyısındaki bir kasabada, Allah'ın kendisini
sevmesinden başka bir şey beklemeyen 17 yaşında bir kız.
Şeyh amcasının tecavüzüne uğramış. Bir töre cinayetine kurban gitmek
üzere.
Prof. Dr. İrfan Kurudal: İstanbullu tanınmış bir aydın. Hayattan
hiçbir beklentisi kalmamış. Sahip olduğu her şeyi geride bırakarak, teknesiyle
amaçsız bir Ege yolculuğuna çıkıyor.
Cemal: Gabar Dağları'nda PKK peşinde koşmuş
bir komando. Askerliğini bitirip eve döndüğünde ömrünün en zor göreviyle karşı
karşıya kalıyor: Ailenin yüzkarası amca kızını töre gereği
öldürmesi gerekiyor.
Her biri mutluluğu arayan Meryem, İrfan ve Cemal, kendilerinin, birbirlerinin ve
ülkenin ruhunun derinlerine doğru çalkantılı bir yolculuğa çıkıyorlar. Peki,
onları neler bekliyor?
Romanları çok satanlar
listesinden inmeyen, ödüller alan, 30 dile çevirilen, sinemaya ve tiyatroya
aktarılan Zülfü Livaneli, Leylanın Evinde her biri ayrı bir dünyadan gelen
insanların hayatlarını bir İstanbul romanında
kesiştiriyor
Boğaziçinde Bosnalılar Yalısında doğup büyümüş paşa torunu Leyla Hanım, yalının yeni sahibi Ömer Cevheroğlu tarafından sokağa atılır ve mahallenin çocuklarından gazeteci Yusufun Cihangirdeki bekâr evine sığınmak zorunda kalır. Yusufun sevgilisi Rukiye (sahne adıyla Roxy), Almanyada peep showlarda modellik yapmış, hip-hop tarzı müzik yaparak yırtmaya uğraşan bir Almancı kızıdır.
Leyla Hanım, yalının yeni sahipleriyle görüşmeye çalıştığı bir gün, Ömer Beyin babası, Kadızade Konağının emektar vekilharcı, dört kuşaktır konaklarda hizmetkârlık yapan bir aileden gelen Ali Yekta Bey ile tanışır.
Her biri ayrı bir dünyadan gelen bu insanların hayatlarının kesişmesi, onları hem kendilerini hem de birbirlerini değiştirecekleri, kimi zaman acılı kimi zaman eğlenceli bir sürece sokacaktır.
Leylanın Evi, bir yanıyla da ev üstüne bir roman: Çünkü imparatorluk yıkılırken bütün Osmanlı tebaası acı çekti ve herkes birbirinin evine yerleşti.
Boğaziçinde Bosnalılar Yalısında doğup büyümüş paşa torunu Leyla Hanım, yalının yeni sahibi Ömer Cevheroğlu tarafından sokağa atılır ve mahallenin çocuklarından gazeteci Yusufun Cihangirdeki bekâr evine sığınmak zorunda kalır. Yusufun sevgilisi Rukiye (sahne adıyla Roxy), Almanyada peep showlarda modellik yapmış, hip-hop tarzı müzik yaparak yırtmaya uğraşan bir Almancı kızıdır.
Leyla Hanım, yalının yeni sahipleriyle görüşmeye çalıştığı bir gün, Ömer Beyin babası, Kadızade Konağının emektar vekilharcı, dört kuşaktır konaklarda hizmetkârlık yapan bir aileden gelen Ali Yekta Bey ile tanışır.
Her biri ayrı bir dünyadan gelen bu insanların hayatlarının kesişmesi, onları hem kendilerini hem de birbirlerini değiştirecekleri, kimi zaman acılı kimi zaman eğlenceli bir sürece sokacaktır.
Leylanın Evi, bir yanıyla da ev üstüne bir roman: Çünkü imparatorluk yıkılırken bütün Osmanlı tebaası acı çekti ve herkes birbirinin evine yerleşti.
Her şey, 2001 yılının Şubat ayında soğuk bir gün, İstanbul Üniversitesinde
halkla ilişkiler görevini yürüten Maya Duranın (36) ABDden gelen
Alman asıllı Profesör Maximilian Wagneri (87) karşılamasıyla başlar.
1930lu yıllarda İstanbul Üniversitesinde hocalık yapmış olan profesörün isteği üzerine, Maya bir gün onu Şileye götürür. Böylece, katları yavaş yavaş açılan dokunaklı bir aşk hikâyesine karışmakla kalmaz, dünya tarihine ve kendi ailesine ilişkin birtakım sırları da öğrenir.
Serenad, 60 yıldır süren bir aşkı ele alırken, ister herkesin bildiği Yahudi Soykırımı olsun isterse çok az kimsenin bildiği Mavi Alay, bütün siyasi sorunlarda asıl harcananın, gürültüye gidenin hep insan olduğu gerçeğini de göz önüne seriyor.
Okurunu sımsıkı kavrayan Serenad'da Zülfü Livanelinin romancılığının en temel niteliklerinden biri yine başrolde: İç içe geçmiş, kaynaşmış kişisel ve toplumsal tarihlerin kusursuz Dengesi.
1930lu yıllarda İstanbul Üniversitesinde hocalık yapmış olan profesörün isteği üzerine, Maya bir gün onu Şileye götürür. Böylece, katları yavaş yavaş açılan dokunaklı bir aşk hikâyesine karışmakla kalmaz, dünya tarihine ve kendi ailesine ilişkin birtakım sırları da öğrenir.
Serenad, 60 yıldır süren bir aşkı ele alırken, ister herkesin bildiği Yahudi Soykırımı olsun isterse çok az kimsenin bildiği Mavi Alay, bütün siyasi sorunlarda asıl harcananın, gürültüye gidenin hep insan olduğu gerçeğini de göz önüne seriyor.
Okurunu sımsıkı kavrayan Serenad'da Zülfü Livanelinin romancılığının en temel niteliklerinden biri yine başrolde: İç içe geçmiş, kaynaşmış kişisel ve toplumsal tarihlerin kusursuz Dengesi.
Sakin bir balıkçı köyünde genç bir kadının cinayete kurban gitmesiyle başlar her şey. Dünyadan elini eteğini çekmiş emekli inşaat mühendisiyle genç, güzel ve meraklı gazeteci kızın tanışmasına da bu cinayet vesile olur. Kurguyla gerçeğin karıştığı, duyguların en karanlık, en kuytu bölgelerine girildiği hikâye, daha doğrusu hikâye içinde hikâye de böylece başlar. Modern bir Binbir Gece Masalının kapıları aralanır. Ancak bu kez Şehrazad erkektir.
Kardeşimin Hikâyesi aşkın mutlulukta ulaşılacak son nokta olduğuna inananları bir kez daha düşünmeye davet eden, aşka, aşkın karmaşıklığına ve tehlikelerine dair nefes kesen bir roman. Her sayfada yeni bir gerçekliği keşfedecek, kuşku ile kesinliğin sınırlarında dolaşacaksınız.
Mantıksız gibi geliyor ama o sabah uyandığımda tuhaf bir haber alacağımı biliyordum. Karadenizin lacivert dalgalarıyla baş başa kalmış olan bu ıssız köyde geçen her gün birbirinin aynısı olduğu için burada insanların heyecanla konuşacağı olaylara pek sık rastlanmazdı. O günün de ötekiler gibi sessizce akıp gitmesi gerekirdi ama galiba başka şeyler olacaktı. O mahmur sabah saatlerinde bir cinayet haberi alacağımı bilmiyordum elbette ama bir haber gelecekti. Daha yataktan çıkmamıştım, gözlerim kapalıydı, arkalarında fosforlu çizgiler bırakarak yıldırım hızıyla hareket eden mor tavşanları izliyordum.
Kardeşimin Hikâyesi aşkın mutlulukta ulaşılacak son nokta olduğuna inananları bir kez daha düşünmeye davet eden, aşka, aşkın karmaşıklığına ve tehlikelerine dair nefes kesen bir roman. Her sayfada yeni bir gerçekliği keşfedecek, kuşku ile kesinliğin sınırlarında dolaşacaksınız.
Mantıksız gibi geliyor ama o sabah uyandığımda tuhaf bir haber alacağımı biliyordum. Karadenizin lacivert dalgalarıyla baş başa kalmış olan bu ıssız köyde geçen her gün birbirinin aynısı olduğu için burada insanların heyecanla konuşacağı olaylara pek sık rastlanmazdı. O günün de ötekiler gibi sessizce akıp gitmesi gerekirdi ama galiba başka şeyler olacaktı. O mahmur sabah saatlerinde bir cinayet haberi alacağımı bilmiyordum elbette ama bir haber gelecekti. Daha yataktan çıkmamıştım, gözlerim kapalıydı, arkalarında fosforlu çizgiler bırakarak yıldırım hızıyla hareket eden mor tavşanları izliyordum.
Yorumlar
Yorum Gönder