7. Sonsuz Kitap Mutluluğu Blog Turu: Maske / Lemariz Müjde Albayrak / Röportaj


7. Sonsuz Kitap Mutluluğu Blog Turu'muzun son gününde yazarımız Lemariz Müjde Albayrak ile yaptığım bu keyifli ropörtajı sizlerle paylaşıyorum. Yurtdışında olduğu halde bizi kırmadı ve sorularımı yanıtladı. Kendisine tekrar çok teşekkür ederiz. 

1- Merhaba. Öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Klasik bir soruyla başlayalım, Lemariz Müjde Albayrak kimdir?

Merhaba. Esas ben bana zaman ayırdığınız ve en tarafsız bakış açısıyla değerlendirdiğiniz için teşekkür ederim.

35 yaşımdayım, evliyim ve iki küçük çocuğum var. Çalışıyorum ama bebekle birlikte artık ev-ofis şeklini aldık. Tam bir kahve bağımlısıyım.

Uluslararası ilişkiler ve eş zamanlı siyaset bilimi mezunuyum. MBA yüksek lisansı yaptım. Liseden sonra açılanlardanım anlayacağınız. Liseyi bitirene kadar hayatım karınca kararınca misaliydi. Beş buçuk yaşında ilk okula başlamamın da etkisi vardı tabi ama esas ben eğitim sistemi bana göre değildi demeyi tercih ediyorum. Lakin üniversite farklıydı. Kendi ilgi alanım ve kendi seçtiğim bir şeyle ilgilenmek benim için eğitimden ziyade eğlenceydi. Hani derler ya yine o günlere dönsem... Ben demem:) nedeni her geçen yıl bir öncekinin yerine çok daha eşsiz güzellikler koydum yaşamıma. Hayatın pozitif tarafından bakan olmayı seviyorum. Beni tanıyanlar bilir bardağın yarısı benim için hep doludur. Bu yüzden de gülmeyi çok seviyorum. Değiştiremeyeceğim şeylere ağlamaktansa zaten kısa olan yaşamı gülerek karşılamak daha mantıklı geliyor.

Klasik olarak tanımladığınız sorunun en klasik cevabı, sizin de çoktan farkettiğiniz üzere, gevezenin tekidir. Konuşamazsam ölürüm;) konuşmak yemek, içmek gibi en temel ihtiyaç benim için. İnsanları dinlemek ve onlara derdin ne diye sormak... Bunları yapamasam sanırım ruhum ölür çünkü ruhumun besini insan. İnsan biriktiririm ben, insana değer veririm. O yüzdende herkesle konuşurum ve hepsini dinlerim. Bir dolu taksici anım vardır o yüzden mesela. Allahın bize bahşettiği konuşma yetisini kullanmazsak yazık olur. Bütün bunlarda benim yazma içgüdümün temel taşı. Dinlediğim onlarca yaşam biyerlerde hayat bulsun istedim.

2- Yazmaya nasıl başladınız?

Dediğim gibi beni ben yapan en önemli şey insan. Hayatımda yazmak hep vardı ve kendimi bildim bileli farklı dallarda şeyler yazarak kendimi ifade ettim. Küçük bir çocukken bile yazmayı öğrendiğim andan beri kendimi yazarak ifade ettim. Yılların insan birikimi belli bir noktaya vardığında da bu insanların biyerden seslerini duyurmam gerektiğini düşündüm. Yarattığım karakterlerin tamamı belirli gerçekliklerden temellenen yaşamlardır. Kimisinde birde  fazla yaşamın toplamı olsa da her birinin gerçeklikte bir karşıtı az çok var. Bu yüzden de karakterlerimin yaşamsal acılarıyla dalga geçmem çünkü o durumu yaşayan biri de okuyor olabilir diye düşünürüm.

Yazdıklarımı paylaşarak yazmaya wattpad ile başladım. Watt yazarı olmak kimileri tarafından küçümsense de ben bunu gururla kabulleniyor ve bahaneler üretmiyorum. Wattpad uluslararası, dünyada büyüyerek farklı bir konuma yerleşen bir kurum. Her akım gibi bu da bir akım ve işin en güzel yanı sadece okumak isteyenlerle yazmak isteyenleri buluşturuyor. Bu yüzden bir kar amacı gütmeksizin burada paylaşmak bana çok cazip geldi ve okuyucuyla yazarken iletişimde olmak beni çok mutlu etti.

3- Yazmayı seven herkesin hayalinde bir kitap yazmak vardır. Hissiz hikayesini yazmaya başladığınızda bu hikaye kitap olmalı dediniz mi?

Ben demedim ama başkaları ben yazdıkça dedi. Ben hırs yapmam. Keyif almak, eğlenmek ve bir çok insanı ortak bir noktada buluşturmak, buluştururken de onlara dinlenerek, yorulmadan ve üzülmeden okuyabilecekleri masallarla birer mola verdirmek için yazıyorum. Bununla birlikte yanında onlara bilmedikleri bir dünyanın kapılarını açarak bir farkındalık yaratmak, küçücük de olsa birşey öğretmek amacım. Bunu yaparken kitabımın olması kısmet. Kitabım olmasa da yazacaktım. Oldu, şimdi daha çok insanla kavuşabiliyorum.

4- Wattpad' deki takipçileriniz de bu konuda size destek olmuşlardır mutlaka. Hikayenin seyrinde onlardan gelen yorumları dikkate aldığınız oldu mu?

Hikayelerimin belirlediğim kurguları var. Örneğin serinin 3. Kitabı olacak Marcus'un da serinin final kitabı olacak olan Daniel'in de akıbetleri belli ancak akışta günlük yaşamım gibi onlar da benim zihnimi şekillendiren bir parça. Yorumlar, özellikle de eleştiriler benim için çok kıymetli. Onlar bu kitaplara onların da vakit ayırarak emek sarfettiğinin göstergesi. Dikkate almam gereken birşey olduğunda düşünüyorum ve mutlaka değerlendiriyorum fakat kurguma dokunmam. Eleme yapıyorum da diyebiliriz.

5- Hissiz'in yazım ve basım serüvenini kısaca anlatır mısınız? 

Hissiz'i tam dokuz ayda yazmışım. Son finali verdiğimde de Postiga ile tanıştım. Onlar watt den yazarları takip eden hemen hemen ilk yayınevi. Onlarla tanışmamla zaten kitabı elime alışım arada zaten jet hızıylaydı. Ben ne olduğunu anlayana kadar kitap elimdeydi ve ben imza veriyordum:)

6- İlk kitabınızdaki karakterler nasıl ortaya çıktı? Heaven sessiz bir karakterdi, peki neden?

Karakterler birbirini çağırdı diyebilirim. Olaylar gelişirken bu karakterin neye ihtiyacı var, bu gerçek yaşam sürecinde ne tepki verirdi diye düşünürken diğer karakteri doğurdular. Mesela kimileri Hissiz de ki elbise yortma sahnesini abartı bulur ama o sahneyi birebir yaşayan iki birbirinden bağımsız kişi tanıdım ben. Elbette ki masalsılığın abartısı olacak, sonuçta ben siyasal yazmıyorum ya da başka bir türde, popüler aşk romanı yazıyorum.

Bir yerden diğerine sıçramadan özetleyim; Heaven sessiz bir karakterdi çünkü sessizlik onun ailesini kaybettiği yaşta öyle bir trajediye maruz kalmış bir çocuğun vereceği ilk tepkilerdendir. İnsan psikolojisi yüzünden yani. Çocuklar susar. Bu gerçek bir tepkimedir ve Heaven da yaşadıklarının ağırlığını çocuk benliğinde ifade edebilmek için susmuştu.

7- İkinci kitabınız ve bizim tur düzenlediğimiz Maske kitabı ilk kitabınızın devamı niteliğinde. Buna daha önceden mi karar verdiniz yoksa Hissiz'in yazım aşamasında Adrian karakteri bir kitap olmalı mı dediniz?

İlk çıkışta karakterleri bölümleme konusunda şüphelerim vardı ama kısa sürede Adrian'ı ve diğerlerini merak etmeye başladım. Gerideki diğer üç karakterde geçiştirilmeyecek hikayeleri olan adamlardı ve ben de onları ziyan etmek istemedim. Ben önce kendi okuyacağım şeyler yazıyorum. Bu sebeple kendime devamlı soru sorarak yazıyorum ve kendi aklıma gelen soruları cevaplıyorum yazarken. Bu karakterlerin hikayelerini merak ettiğim noktada ayrı kitap olmaları gerektiğine kanaat getirdim.

8- Peki size göre okuyucu tarafından Adrian mı yoksa Alexander mi daha çok sevildi. Size geri dönüşler nasıl oldu?

Her ikisi de çok sevildi ama sanırım sevilmekten farklı olarak Adrian sevimli bulundu. Hissiz boyunca Adrian başrolü çalan bir yan karakterdi ama Maske'de de Alexander örnek aile babası olarak puanları topladı. Daha enteresanı en çok merak edileni Marcus galiba.

9- Maske'nin devamı olacak mı?

Evet, 3. Kitap Marcus ve 4. Kitap Daniel olarak seri final yapacak. Bir de küçük sürprizimiz oldu: Angel ve Adriano. Alexander'ın bir kızı olması fikri ilk çıktığından beri beklenen ve merak edilen hikayeydi ve ben de onları dört kitabında sonunda ki ek bölümlere yayarak bir mini hikaye olmasına karar verdim. Dört kitabı da okuyanlar sonları birleştirdiğinde bir mini hikaye de okumuş olacaklar. 
Serinin diğer iki kitabından önce araya bir değişiklik yaparak Frezya yı almak istiyorum. O benim yeşilçam özlemi yeni renklenmiş Türkan Şoray filmim:) ama bakalım belli de olmaz;)

10- Lemariz Müjde Albayrak olarak tanıdık sizi. “Lemariz” in özel bir anlamı var mı?

Lemariz benim mahlasımdı. Farsça kökenli parlayan anlamına gelen bir kelime. Sanırım on beş seneden fazladır benimle. Hikayelerimi yazarken internette yayınlamak için de ilk bu ismi kullandım ve sonuç artık ismimin bir parçası oldu. Anlamını çok seviyorum.

11- Peki Lemariz Müjde Albayrak ne tür kitapları okumayı sever ve farklı türde kitaplar yazmak ister mi?

Ben siyasi ve felsefi kitapların yanı sıra aşk romanları, tarihi aşk romanları, fantastik, bilimkurgu romanlar ve cinayet romanları okumayı seviyorum. Farklı bir türde yazarsam bu fantastik olur sanırım. Daha önceden yarım bırakılmış biraz siyasi bir kurtadam hikayem var mesela:) belki siyasal kısmını elemine edip aşk romanı kıvamında onu tamamlarım bir gün.

12- En çok takip ettiğiniz ve okumayı sevdiğiniz yerli ve yabancı yazarlar hangileridir? 

Yerli yazarlara sıralama yapmayayım çünkü çok beğendiğim ve severek okuduğum dostlarımdan kazara birini unutsam hatırları kalır.
Yabancı yazarlara gelirsek, onların hatırı kalabilir, ben Barbara Cartland ile büyüdüm ve tabi ki Julie Garwood diyorum. Julia Quinn'in hatrı kalsın istemem ama Sherrilyn Kenyon'u da atlayamam. Kocaman bir kütüphanem var, hangi birini saysam ki? Kardeşimle yeni çıkan bir kitabı ilk hangimiz alacağız diye yarışırız.

13- Kitaplarınız hakkında övgüler olduğu gibi eleştiriler de geliyordur mutlaka. Eleştirilere bakış açınız nasıl oluyor?

Eleştiri geliyor tabi ve benim için çok kıymetli. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki eleştiri ukalalık ve terbiyesizce haddini bilmemek demek değil. Hele de farklı hırslara alet olarak hakkaniyetsiz bir saldırı aracı hiç değil. Bu konuda katı ve sertim. Ancak art niyetsiz ve üslup bilir bir eleştiri benim için altından kıymetli. Beni böyle eleştirdiği için özellikle gidip teşekkür etmek için bulduğum ve şimdi çok güzel dost olduklarım var. Onlardan yazdığım her satırı acımadan eleştirmelerini istiyorum. Eleştiri mutlaka olması gereken ve çok kıymet verilmesi gereken bir şey benim için. O egolarımdan arınacak hayatta çokca zamanım oldu. Kimse beğenmek zorunda değil, kaldı ki ben de insan olmanın getirisi mükemmel değilim. Mükemmellik sıkıcı zaten. Bu düzlemde eleştiri de bizim devinimimiz. Eleştirilmezsek monoton ve sıkıcı kalırız. Benim en sevdiğim benimle eleştirdikleri konuda oturup konuşabilenler. 

14- Son olarak sizin kitaplarınızı okuyan ve yeni kitaplarınızı bekleyen okuyucularınıza söylemek istediğiniz neler var?

Uy! Sonuna gelmişiz:) ne çabuk:)) 
Ben Eğlenmek için yazıyorum ve eğleniyorum. Benimle bu eğlenceyi paylaşanların harcadıkları vakit sağolsun. Daha paylaşacağımız çok şey olacak ama en güzeli paylaştığımız herşeyin bir çok şeyi gözardı ederek bizi birleştirecek bir ortak payda oluşturması. Okuyabilen o güzel yürekli her okura tek tavsiyem var; insana ve insan olmaya değer versinler. Biz bir çok sıkıntıyı okuyarak unutanlarız, o yüzden de birbirimize hoşgörülü olmayı unutmayalım. 

Bana vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederim. Ayrıca da bu güzel blog turun naif yorumcularına da itinalı emeklerinden dolayı minnettarım. Tüm güzellikler yazdığımız masallardan fazlasıyla bizim olsun:)

Yorumlar