Kitap Yorumu: Ateşböceğinin Şarkısı - Kristin Hannah

Ateşböceğinin Şarkısı kitabını bitirdim. Ateşböceği Yolu kitabının devamı niteliğinde olan bu kitap tam bir Kristin Hannah klasiği. Ayrıca Pinnuccia'nın Kitapları blogunun düzenlediği "Okuma Şenliği  - Kış 2013" etkinliğine katıldığımı daha önce sizlere yazmıştım. Ateşböceğinin Şarkısı kitabı da bu etkinlik listemde mevcuttu. Böylece listemdeki bir kitabı bitirmiş oldum :)

 

Kitabın devam kitabı olduğundan bahsetmiştik. Ateşböceği Yolu'ndan tanıdığımız Tully ve Kate'in dostluğu hepimizi çok etkilemişti. Kate'in ölmesi de başta Tully olmak üzere tüm aileyi derinden yaralamıştı ve bizler de o satırları gözyaşları içinde okumuştuk. İşte Ateşböceğinin Şarkısı kitabı da Kate'in ölümünden sonra olanları anlatıyor. Tüm ailenin ve Tully'nin neler yaşadığını.

Kate'in eşi Johnny, büyük kızı Marah ve dostu Tully. Hayatları Kate'in ölümünden sonra bambaşka yerlere sürüklenmiş. Hepsinin ağzından o günleri okuyoruz. Kate'in ölümünün onları nasıl etkilediği, hayatlarını nasıl değiştirdiğini anlatıyorlar. Tully, işini ve kariyerini kaybediyor, bu olay onu bambaşka bir yola sürüklüyor. Johnny, eşini kaybetmenin acısını Tully'den çıkarmaya çalışıyor, ailesini ayakta tutmak için çok çaba sarfediyor. Marah, en çok acı çeken ve psikolojik olarak en fazla etkilenen kişi. Evden ayrılmanın kendine çözüm olacağını düşünüyor. Hepsi acı çekiyor, hepsi hem kendini hem de başkasını suçluyor. Tully'in geçirdiği kazayla hepsi geçmişi sorgulamaya başlıyor hatta komada yatan Tully bile.

 

Kitabın benim için süpriz kısmı Tully'in annesi. Bu kitapta Tully'i küçük yaşta bırakıp giden ya da öyle zannettiğimiz annesinin gerçek hikayesini öğreniyoruz. Tully'e hastanede komada yattığı süre içerisinde anlatıyor tüm gerçekleri. Babasının kim olduğunu, neden onu bırakıp gitmek zorunda olduğunu, neden ve nasıl geri döndüğünü. Yine ilk kitapta olduğu gibi gözyaşları içinde okuyacağınız ve sizi etkileyecek bir kitap Ateşböceğinin Şarkısı. Hiç bitmeyen dostluğun, ailenin ve affetmenin ne kadar önemli olduğunu Kristin Hannah bir kez daha bize hatırlatıyor. Başka söze gerek duymadan diyorum ki iyi okumalar...