BENİ HİÇ SEVDİN Mİ BABA?
“Ağzını şapırdatmadan ye şu yemeği”
“Tamam, özür dilerim baba” derken
önündeki tabağa bakıyordu çocuk.
“Hem sen derslerini bitirdin mi
böyle ağır ağır yemek yiyorsun”
“Evet baba. Sadece Türkçe dersim
kaldı, onu da yemekten sonra yapacağım” yine başını kaldırmadı cevap verirken.
“Hele bi yapma da göreyim” babanın
sesi çok sertti. “Karnede zayıf gelirse o zaman görüşürüz seninle”
“Ah ah sen benim babamın oğlu
olacaktın da o zaman kıymetimi anlardın. Biz böyle konuşamazdık bile babamla.
Cevap vermeye kalkarsak da tokadıyla yere serilirdik. Ben sana bir fiske bile
vurmadım. Kıymetimi bil kıymetimi”
Babası bu cümleleri söylerken çocuk
başını kaldırmadan tabağına bakıyor. Korkudan titreyen elindeki çatal,
tabağının kenarına aynı tempoyla vuruyordu. İçinden “bir gün oğlum olursa asla
benim karşımda korkuyla oturmayacak, dedemin sana, senin de bana yaptığını ben
oğluma yapmayacağım” derken bir damla gözyaşı süzüldü yanağından. Hemen sildi.
Babası görürse “kız mısın sen erkekler ağlamaz” diye yine bağırırdı ona.
Sıçrayarak uyandı yatağında. Ter
içinde kalmıştı. Oğlu doğduğundan beri görüyordu bu rüyaları. Her gece farklı
rüyalar. Dün gece topunu patlattığı için babasının ona bağırdığı günü görmüştü.
Ondan önceki gece ise komşunun şikayetinden dolayı bağırdığı günü. Yanında
yatan eşine baktı. Yatakta yoktu. Bebeğin odasında olmalıydı. Bebeğin
ağladığını duymamıştı. Tabi duymazdı. Çünkü o esnada babası onu azarlıyordu
rüyasında.
Yataktan kalkıp, terden ıslanan
tişörtünü değiştirdi. Parmak uçlarına basarak tam karşıdaki “hoş geldin bebek”
yazılı odaya girdi. Eşi emzirme sandalyesinde uyuya kalmıştı. Bebeğin yatağına
döndü. Ne kadar masumdu. Bir melek gibi uyuyordu. “seni seviyorum” dedi
fısıldayarak “hep seveceğim”. Babasını düşündü, kendi böyle küçücük bir
bebekken yanına gelip onu sevdiğini söylemiş miydi acaba? Çünkü hiç
hatırlamıyordu. Babası bir kere bile başını dahi okşamamıştı. Çok güzel bir
karne getirdiğinde bile “hele bir zayıf gelseydi o zaman görüşürdük senle” der
aferin bile demezdi. Babasının onu sevdiğini hiç anlamadı. Öldüğünü duyduğunda
içinde bir sızı oldu ve aynı soru geldi aklına “Beni hiç sevdin mi baba?”
O oğlunu sevecekti. Oğlu ondan
korkmayacaktı. Beraber maça ve sinemaya gidecek hatta arkadaşları ile tanışıp
sohbet edecekti. Arkadaş gibi olacaktı oğluyla. Fırsat buldukça başını
okşayacaktı. Babasından görmediği sevginin hepsini hatta daha fazlasını oğluna
verecekti.
Minik bebek o anda gülümsedi
uykusunda. Sanki anlamıştı babasının içinden geçenleri. Bebeğin gülümsediğini
görünce bir damla gözyaşı süzüldü yanağından, silmek istedi vazgeçti.
“Erkeklerde ağlar oğlum dedi, sen de büyüyünce bir gün ağlamak istersen silme
sakın, bırak aksın. Eğer ağlamak için bir omuz ararsan da ben buradayım”
Yine geldiği gibi parmak ucuna basa
basa döndü yatağına…
Bu hikayeyi Yaşasın video öykü! (10) için yazmıştım. Videoyu seytermek için tıklayın
Uygulamada yayınlanan hikayeleri okumak için de burayı tıklayın
Çok beğenerek okudum.Okurken benim çocukluğum aklıma geldi.Benim babam da her ne kadar hikayede anlatıldığı kadar değilse de bizlere sevgisini pek göstermezdi.Asla ve asla bize vurmazdı fakat bizlere kızdığı zaman gözleriyle ne demek istediğini anlardık.Şimdi geçmişe bakıyorum da acaba doğrumu yapıyordu.Acaba diyorum onların terbiye anlayışı böylemiydi.Babamı kaybedeli çok oldu ahhh diyorum keşke yaşasaydı da başımızda olsaydı.Ne yazık ki insan elindekilerinin değerini kaybedince anlıyor...
YanıtlaSilBeğendiğinize sevindim teşekkür ederim. Sanırım büyüklerin özellikle babaların doğrusu böyle. Onlar sevgilerini içlerinde yaşıyorlar ama keşke gösterseler. Hepimiz elimizdeki değerleri kaybedince anlıyoruz malesef. Sizin de başınız sağolsun. Babanıza Allah Rahmet eylesin. İyi akşamlar...
Silmükemmelll..
YanıtlaSilgerçekten de böyle anlatıldığı gibi miymiş eski babalar??
yaa ama nasıl böyle oluyorlarmış ki aklım almıyor..
babalar çocukların kahramanlarıdır.. onlara sevgiyi, güçlü olmayı ve sevdiklerini korumayı öğretenlerdir.. öyle olmalılardır..
nasıl böyle bir kez olsun evlatlarına sevgilerini bırak söylemeyi hissettirmeden çekip giderler ki bu hayattan..
tabi kide erkekler de ağlar.. hem de öyle bir ağlar ki bir kadın bile öyle içten ağlayamaz belki de.. :(
kalemine sağlık..
Sanırım babalar erkek evlatlarını sert yetişmek için böyle davranıyorlar. Erkek adam ağlamaz, erkek adam çok gülmez gibi. Kendilerini haklı buluyorlar ama çocuklar sevgiden çok korkuyorlar babalarından...
SilTeşekkürler...
ne kadar büyük bir kayıp oysa ki..
Silsevgiler çoğalmalıyken korkular çoğalıyor ne yazık ki..
:(
Malesef :(
SilAdı zaten çok çarpıcı ve okuyucu daha okumadan duygusal anlamda çarpılacağını hissediyor. Eline sağlık...
YanıtlaSilBeğendiğine çok sevindim. Teşekkür ederim...
Sil