#Blogfırtınası Etkinliği 19. Gün

 
19. güne geldik. Kendi çocukluğumuzdan bir karakter yaratacağız. Bakalım neler olacak?

Gün 19. Çocukkenki halinizi hikayenizdeki bir karakter olarak anlatın.

Sessiz, sakin ve çekingen bir kızdı. Sapsarı saçları annesi tarafından taranır ve örülürdü. Aynı zamanda zıplamayı ve dans etmeyi seven bir çocuktu. İştahsızlığı ile tüm ailesini bezdirmiş, rüzgarlı havalarda arkadaşları tarafından devamlı "cebine taş koymadan çıkma" esprisine maruz kalmıştı. 2.5 yaşında gözlük takmış, ailesini ve çevresini hayrete düşürecek kadar çabuk alışmıştı gözlüğe. Her ne kadar gözlüklü olması türlü alaylara maruz kalmasına sebep olsa da o seviyordu gözlüğünü.

Özellikle çekingenliği başına çok dert açmıştı. Bu yüzden fazla konuşmaz hatta bildiğini bile söylemezdi. Sırada herkes önüne geçtiği için okulda aç kaldığı bile rivayetler arasındadır. Her zaman aç kalınmaz ya, elbet sıranın az olduğu zamana denk gelecektir :) Bildiğini söyleyemez kısmına ise annesi bir çözüm bulmuş ve öğretmenlerine "meğer o bildiğini söylemiyor diyorsunuz o zaman siz onu hergün derse kaldırın çalıştığını anlayın" diyerek sorunu çözmüştür.

Sessiz ve çekinliğinin yanı sıra çok da faal bir çocuktu. Halkoyunları ekiplerinde mutlaka onu görürdünüz. Ayrıca resmi bayramlarda, özel günlerde en az bir şiir okumak için bile sahnedeki yerini alırdı. Bayramlarda statta bütün faaliyetlere katılır, izcilik kolunda (fazla uzun kalmadı ama), halkoyunları ekibinde görev alırdı. Çekingendi ama asosyal değildi, hiç de olmadı. Okulda kitaplık kolunu kimseye kaptırmazdı, sınıfın kitaplığını hergün düzenleyip, kitabını getirmeyi unutan öğrencileri uyarırdı. Kendisi de düşmeyi adet haline getirdiği için ilkyardım kolu arkadaşının en önemli hastalarındadı. Bu yüzden gözlük satanların da en iyi müşterilerindendi :)

Zayıf olması en büyük sıkıntısı idi. İştahsızdı yiyemiyordu, kilo alamadığı için istediği kıyafetleri alamaması onu çok üzüyordu. Tabi annesinin bu konuda türlü girişimleri olmuştu. İştah şurupları, arısütleri daha neler neler. Hiç faydası olmuyordu. Vitrinde görüp beğendiği kıyafetlerin bol gelmesi, satıcının "en küçük bedeni bu" demesi onun canını çok sıkıyordu. Teyzesi dikiyordu bazı kıyafetlerini bedenine göre.

Çok küçükken, bebeklerini yanyana oturtur, önlerine de birer kağıt kalem verir, onlara öğretmenlik yapardı. Ders anlatıyormuş gibi yapıp onlardan cevap beklerdi. Bazen de önündeki kağıda çeşitli şekiller çizerdi ve yazmaktan çizmekten hiç sıklmazdı. Hatta ailesi gelecek için öğretmen, içmimar veya stilist gibi meslekleri yakıştırırdı. Eh çizim konusunda pek yanıldıklarını söyleyemeyiz :) Kendi kendine yetebilen bir çocuktu, arkadaşları ile çok iyi anlaşır, yalnız kalınca da şikayet etmezdi.

Seneler seneler geçti belki hala böyledir bu küçük kız. Çekingenliği yenmiştir mutlaka, eh tokaları da yoktur. Hayal gücü yüksek, çizmeyi seven ama hala çok olmasa da biraz zayıf bir kadın olmuştur...

Yorumlar